Kıyamet kasasının İlki 2008 yılında Noveç ile Kuzey Kutbu arasındaki takımadalarda kurulan Svalbard Kasasını küresel tohum deposu olarak niteleyebiliriz.
Kıyamet günü kasası diye de anılan Svalbard Küresel Tohum Deposu, küresel ısınma, deprem ve hatta nükleer saldırılara karşı dirençli bir şekilde inşa edildi.
Eski bir kömür yatağının 120 metre kadar içine giren bir sığınak şeklindeki tesis, 27 metre uzunluk, on metre genişlik ve altı metre yüksekliğindeki üç ambardan oluşuyor.
Şu anki deniz seviyesinin 130 metre üzerinde bulunan depoların, iklim değişikliğine bağlı olarak su seviyesinin büyük ölçüde yükselmesi durumunda bile güvende olacağı hesaplanıyor.
İnşasında kullanılan malzemelerin nükleer savaş ya da uçak çarpmasına karşı da dayanıklı olduğu belirtiliyor.
Özel soğutma sisteminin yer aldığı tesiste bilimsel tahminlere göre tohumların, çeşidine göre, 55 yıl (ay çiçeği tohumu) ila 10 bin yıl (bezelye tohumları) dayanabileceği öngörülüyor.
Eskiyen tohumlar sürekli yenileriyle değiştiriliyor.
2.5 milyar tohum depolama kapasitesine sahip kasada şu an neredeyse her ülkeden 880 bin örnek bulunuyor.
İkinci kasa haberini bu kasalara hiçbir zaman ihtiyaç duyulmaması dileklerimizle verelim.
Yeni hayata geçirilen 2. kıyamet kasası ise Arktik Dünya Arşivi olarak adlandırılıyor.
Bu kasa ise dünyanın en önemli kitaplarını, dokümanlarını ve verilerini depolamak üzere tasarlanmış.
Bu kasaya hükümetler, araştırma tesisleri, şirketler ve özel kişiler 4 bin nesil için veri saklayabilecekler.
Sayısal değil analog şekilde saklanacak olan veriler, bu sayede siber saldırılar ve hack’lemelere karşı daha güvende olacak. Verilerin fiziksel olarak taşa oyulmuş gibi film makaralarına depolandığı belirtiliyor.
Yeni kasanın şimdiden Brezilya ulusal arşivinden dokümanlar içerdiği, ayrıca Meksika’dan da çeşitli materyaller barındırdığı ifade edilmekte.
Ayrıca dünya milletleri bu kasaların askersiz bölge olarak kalması konusunda anlaşmaya varmış durumda.